Yastık altındaki İsveç paralarınızı hemen harcayın !

Taner Yıldız

İsveç 1000’likleri 30 Haziran’dan sonra İsveç’te geçmeyecek !

İsveç Merkez bankası İsveç banknotlarını ve bozuk paralarını tamamen yenileriyle değiştiriyor.

İsveç’in 20, 50 ve 1000 kronluk banknotları 30 Haziran’dan sonra piyasadan kalkacak ! Yani bu paralar bu paralar 3 ay sonra İsveç piyasasında geçerliliğini yitirecek .

Halen piyasada geçerli olan ve bol miktarda bulunan 20, 50 ve 1000 kronluk banknotlar önümüzdeki 30 Haziran’dan sonra alışverişte ve ödemelerde kullanılamayacak. Bu paralar bu tarihten sonra piyasadan tamamen kaldırılmış olacak.
Bu banknotlar bu tarihten sonra sadece önümüzdeki 31 Ağustosa kadar banka hesaplarına yatırılabilecek. 31 ağustos 2015’ten sonra bankalarda artık bu banknotları kabul etmeyecek !Ancak İsveç merkez bankası geçersiz eski paraları 31 ağustos’tan sonra 100 kron ücret karşılığında yeni banknotlarla değiştirecek.

100 ve 500 kronluk banknotlar ile ve 5 kronluk bozuk paralar ise bir yıl daha yürürlükte kalacak ve 30 Haziran 2017 tarihinden sonra onlarda piyasadan kalkacak. Yerine yenileri piyasaya sürülecek…

İsveç’te bundan sonra…

View original post 209 kelime daha

ABDULLAH YÜCEL

Küçücük bir kitaba sığdırılamayan KOSKOCAMAN bir YÜREK !

O gurbetin ve hasretin, o sılanın ve sevdanın, o bitmez tükenmez umutların ve sınır tanımaz hayallerin ‘‘bağrı yanık şairi idi.
O alınteri ve emeği karşılığında nasibini ve ekmeğini ‘yad ellerde‘ arayan üretken emekçi idi…

O İsveç’e emek göçümüzün özverili, alçakgönüllü öncüsü ve öncelikle sosyal yönüyle tartışmasız tek sembolü idi.

O insancıllığın, aydınlığın ve özellikle Sosyal Demokratlığın hem bilinçli bir neferi hem de yılmayan sancaktarı idi.

‘’Göçmenlik tekkesi’nin dervişi’’ daha doğrusu ‘’Tekkesiz göçmen dervişi’’ idi, Abdullah Yücel.

O, içinde yaşadığı toplumu merakla gözlemleyen, onunla içtenlikle bütünleşmeye çalışan, sürekli yeni şeyler öğrenerek aydınlanan ve çevresini de aydınlatmaya çabalayan bir aydınlanma yolu yolcusu idi.

Kulu’nun kıraç ve inadına kurak toprağının kavruk delikanlısı ‘yad ellerde‘  emeği karşılığında ekmek arayışına 36 yaşında başlamıştı.  Sılasında gözü yaşlı eşini ve 6 yavrusunu ardında bırakmış, cebinde ki birkaç yüz lirayla ve dağarcığında ki birkaç tane kuru lokmayla ama kocaman yüreğinde ki koskocaman umutlarıyla belki de adını ilk kez işittiği bir meçhule; İsveç’e, dört arkadaşıyla birlikte, 1965‘te ayak basmıştı ”uzak gurbetine”. İstanbul Sirkeci Garı‘nda  başlayan beş günlük ” Kara trenle emek yolculuğu’‘ sonraları yıllarca ”Gurbette ki Sıla” işlevi görecek olan Stockholm Merkez Gar’ında sonlanmıştı.

İsveç’e Göçümüzün 50. Yılı Anma Etkinlikleri Açılışı‘nı önümüzde ki hafta yapmaya hazırlanıyoruz. Abdullah Yücel, İsveç’te 50. yılımızı başlatan fedakar öncümüz ve ‘’emek göçümüzün”  zorlu ilk 30 yılına not düşmüş biricik tanığımızdır.

Bu seçkin kitapta, Abdullah Yücel amcanın yabancısı olduğu topluma uyum sağlayarak tutunma çabalarına ve son oniki yılına benim de tanıklık ettiğim İsveç’te ki 30 yıllık bilinçli ve duygu seli eşliğinde verdiği hayat mücadelesine ayna tutuluyor.

Kitabın yazarı, üçüncü kuşaktan bir Kululu olan Sosyolog EMRAH SÖNMEZ,

Emrah, Stockholm Üniversitesi mezuniyet tezi konusunda  isabetli bir tercih yaparak Abdulah Yücel’ i seçmiş ve toplumumuz adına ona karşı vefakarlığını gösterip, minettarlığını ifade etmişti.

Efendiliği, zekiliği ve alçakgönüllü kişiliğiyle tanınan genç sosyoloğumuz Emrah Sönmez’in, iki yıllık titiz araştırmaları, başta büyük oğlu Fuat Yücel bey olmak üzere ailesiyle danışmaları sonucunda ondan miras kalan çok sayıda ve çeşitlilikte şiirlerini, mektuplarını, yazılarını ve çoğu günyüzü görmemiş birkaç yüz fotoğrafını titizlikle tarayıp inceleyerek, onun dünyasında ve hayallerinde dolaşıp onu içselleştirerek , bilimsel yöntem ve disiplinle yazdığı bu güzel kitap ve yazarı her türlü övgüyü hakediyor. ..

İsveç’te Ellinci Yıl Açılışı’nın  ”Manevi Onur Konuğu” olan Abdullah Yücel amca, bu gece de bu güzel kitapla fiziken olmasa da ruhen bizimle olacaktır.

Emrah Sönmez’in bu anlamlı kitabı anma etkinliklerimizi taçlandıracak ve amacına daha çok yakınlaştıracaktır. Ben bundan adım gibi eminim, lütfedip okuyun da siz de emin olun….

Nur içinde yat değerli Abdullah Yücel amca !

Eline, kalemine ve bilimine sağlık sevgili Emrah !

TANER YILDIZ

Kitap şiparişinizi emrahsonmez@hotmail.se  adresine yapabilirsiniz.

Kendi milletvekilimizi kendimiz seçmek istiyoruz !

Neyleyim ben seçmeyi seçilemiyorsam eğer !

Seçilmek bizim de hakkımız !

Demokrasilerde ‘temsil’ kavramı hayati önem taşır. Demokrasinin en temel işlevlerinden biri toplumdaki farklı görüşleri ve çıkarları en iyi ve adil şekilde Meclis’e yansıtmaktır.

2,5 milyonu Avrupa’da yaşayan toplam 3 milyon civarında ki Türkiye vatandaşı seçmene sadece oy hakkı verilerek siyasal sisteme seçmen olarak dolaylı katılımının sağlanması, ancak onlara doğrudan temsil hakkı verilmeyerek sistemin dışında bırakılması, demokratik işleyişi kesintiye uğratan ve vatandaşların bir kesimini dışlayarak ayrımcılık yapan antidemokratik bir uygulamadır. Kabul etmemiz mümkün değildir.

Son 30 yıldan beri sürekli gündemde tuttuğumuz ‘Yurtdışı seçme ve seçilme hakkı’ talebimiz 2000’li yılların başında Ecevit hükümetinin yaptığı bir anayasa maddesi değişikliğiyle önünde duran en büyük engeli aşmış ancak AKP hükümeti, uygulamayla ilgili gerekli yasayı uzun yıllar sürünceme de bırakarak çıkarmamıştı.

Hükümetin10 yıl gecikmeyle çıkardığı ‘kadük yasa’ sayesinde ilk kez geçen yıl yarım – yamalak da olsa İsveç’te oy kullanabildik. Ancak yasa da bir gariplik var; ‘Seçme’ hakkımız verilmiş ama tamamlayıcısı olan ‘seçilme’ hakkımız ise gasp edilmiştir.

Oylarımızın, gümrük oyları gibi aynı usülle, Türkiye genelindeki oylara dâhil edilmesi ve partilerin oy oranları ışığında illere dağıtılması öngörülmüştür. Böylelikle kandırmaca yapılarak seçme hakkımız uygulama da etkisiz kılınmıştır. Yani şimdiki haliyle oylarımızın bize bir yararı dokunmayacaktır. Bir diğer deyişle AKP hükümeti, bir eliyle verdiğini diğer eliyle geri almıştır.

‘Yurtdışı Seçim Çevresi‘ talep ediyoruz.
Seçimlerin genel ve eşit oyla, adil biçimde yapılması ilkesi gereğince içimizden temsilcilerin aday olabildiği bir ‘Yurtdışı Seçim Çevresi’ oluşturulmasını talep ediyoruz.

Yurtdışından gelecek oylar tek bir seçim bölgesi gibi düşünülüp yurtdışında ki vatandaşlarımıza da seçilme imkânı tanınsın diyoruz. Fransa, İtalya, Portekiz’in hatta Tunus’un bile yapabildiğini Türkiye’de yapsın istiyoruz.

Bu haklı ve demokratik talebimizi sahiplenen tek parti olan CHP’nin, 21 Şubat 2014’de TBMM’ye sunduğu ‘Yurtdışı Seçim Çevresi’ ne ilişkin yasa önerisini destekliyoruz ve bir an önce Meclis’te görüşülüp kabul edilmesini talep ediyoruz.

CHP’nin bu yasa önerisinin en kısa zamanda hayata geçirilmesi için TBMM’de grubu bulunan diğer partileri işbirliğine davet ediyoruz.

Demokratik duyarlılığı ve yurtdışında ki vatandaşlarımızın ‘iradesine’ gösterdiği saygıdan dolayı da vatandaşlarımız adına Cumhuriyet Halk Partisine teşekkür ediyoruz.

Meclis’ te kendi ‘sesimiz’ yankılansın diyoruz.
Yurtdışında yaşayanlar arasından ve yine onların oylarıyla seçilen milletvekilleri sorunlarımızı daha iyi dile getirecek, özgün birikim ve deneyimleriyle Meclise renk ve zenginlik katacak, bağdaştırıcı özellikleriyle Türkiye’nin Avrupa’yı ve dünyayı, Avrupa’nın ve dünyanın da Türkiye’yi daha iyi anlamasına ve karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Ne diyelim ?
Seçme hakkı verip de seçilme hakkını esirgemek, karanlıktaki adamın bir eline mum tutuşturup mumu yakamasın diye de diğer elinde ki kibriti almaya ya da Türkiye’de ki bir seçimde görüldüğü gibi elektriği ve suyu olmayan bir eve çamaşır makinesi hediye etmeye benziyor.

Türkiye bu ‘yarım hak‘ ayıbından ve garabetinden bir an önce kurtarılmalıdır.

TANER YILDIZ
Skogås Türk Kültür Derneği başkanı.

” Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi ! ”

Unutmadık !
Sevgiyle, özlemle anıyoruz Yiğidimizi.

O yobazların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıydı.
Vuruldu !

‘’ Ben Atatürkçüyüm.
  Ben Cumhuriyetçiyim.
  Ben Laikim.
  Ben Anti Emperyalistim.
  Ben Tam Bağımsız Türkiye’den yanayım.
  Ben Özgürlükçüyüm.
  Ben İnsan Hakları Savunucusuyum.
  Ben terörün karşısındayım.
  Ben yobazların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Öyleyse vurun, parçalayın !
Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır !’’

‘’ Tarih boyunca haklı, doğru olan kazanmıştır hep.
Sömürüye, haksızlığa, baskıya direnen yurtseverler mutlaka kazanacaktır.
Ve birgün mutlaka ihanetlerin hesabı sorulacaktır.’’

‘’Bir toplum böyle çöker işte…
Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur !
Yasanın yerini din alır korkulur !
Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler, eller kollar bağlanıp götürülür.
Ve sonra bir çete gelir, devleti teslim alır ’’

‘’ Cesur bir kez korkak bin kez ölür.
Önemli olan insanın böyle bir toplumda ‘mezar taşı’ gibi suskunluk simgesi olmamasıdır.’’

‘’ İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil sustukları şeylerden de sorumludurlar.’’

Ne diyelim ?
Bu sözlerin sahibi olan ve kahpelerce, kahpece vurulan ‘Bağımsız TürkiyeYiğidi
UGUR MUMCU’yu sonsuzluğa uğurlanışının 22. yıldönümünde sevgiyle ve özlemle anıyorum.
Uğurlar olsun, Uğurlar olsun !

TANER YILDIZ

UĞURLAR OLSUN
Bir Pazar Sabahıydı Ankara Kar Altında
Zemheri Ayazıydı Yaz Güneşi Koynunda
Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana
Zalımlar Pusudaydı Bedenim Paramparça
Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana

Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun
Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun
Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük
Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun

Çevirdim Anahtarı Apansız Bir Ölüme
Şarapnel Parçaları Saplandı Ciğerime
Ucuz Can Pazarıydı Kan Doldu Gözlerime
İsimsiz Korkuları Katmadım Yüreğime
Bembeyaz Doğruları Yaşadım Ölümüne

Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun
Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun
Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük
Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun

BİR PROTESTO GÖSTERİSİ GÖZLEMLERİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ…

Dün Stockholm merkezinde, Sarayla Meclis Binası arasında ki küçük Mynt Torget’te (Mangır Meydanı) duyarlı ve kararlı bir topluluk vardı.

En az yarısı İsveçlilerden, özellikle gençlerden oluşan ve çoğu solcu, sosyalist olan göstericiler, İsveç’te son bir yılda Cami/ mescitlere yapılan ve sayısı 14’ü bulan ırkçı saldırıları kınamak ve inanç özgürlüğüne sahip çıktıklarını göstermek için toplanmıştı meydanda. En son Eskilstuna da ki bir Mescit, Hz. İsa’nın kutsal doğum günün de bile içinde ibadet eden çocuk ve yetişkinlerle birlikte güpegündüz cayır cayır yakılmak istenmişti.

Küçük meydanı dolduran kalabalığın arasında kendi eliyle yazdığı belli olan, renkli ve kenar süslü İsveçce bir pankartı hiç yere indirmeden iki eliyle sürekli havada tutan ve arada sırada sağa sola sallayıp yukarı kaldıran sarışın bir İSVEÇLİ GENÇ KIZ dikkatimi çekti. Müslümanlara destek olmak ve moral vermek için orada olduğunu gösteren sevimli pankartında aynen şöyle yazıyordu :

‘’ Ben aslında Ateistim ama bugün MÜSLÜMANIM ” ! 

İşte sarışın genç kızın bu kısa ve duyarlı cümlesi, İsveç halkının geleneksel mentalitesini ve inanç özgürlüğüne olan saygısını ve bağlılığını özetliyordu.

İsveç’i İsveç yapan ‘sihirli değnek’, halkının temel insan haklarına ve demokratik değerlere olan sarsılmaz inançları ve bağlılıklarıydı. Ancak son on yılda tüm Avrupa’da hortlayan /hortlatılan ‘beyaz ırkçılık’ belası, buna bulaşmamak için direnen barışsever ve uysal İsveç halkını da kirli pençesine aldı en sonunda.

Irkçı SD’nin daha üç ay önce oylarını ikiye katlayıp yüzde 13’e çıkarması İsveç’in büyüsünü bozmuştu. Bundan cesaret alan ırkçıların, ‘günah keçisi’ seçerek seçim kampanyalarına ‘malzeme’ yaptığı müslümanlara yönelik kışkırtmalarını artırabilecekleri söylenmişti zaten.

Bir diğer gözlemim ise Türkiye kökenli müslümanların sayısının beklenenin aksine son derece düşük olmasıydı. Gözlerim, çoğunu tanıdığım ‘Bizimkileri’ aradı durdu ama bulamadı. Ne hikmetse daha bir kaç hafta önce 300 kron giriş vererek ‘ Dinci Şovmen’ i dinlemek ve alkışlamak için Fittja’daki düğün salonunu bir değil, arka arkaya iki kez tıka basa dolduran ‘bizimkiler’, bedava girişli ve ‘müslüman yanlısı’ olan gösteri de ki konuşmacıları dinlemek ve alkışlamak için ‘Mangır Meydanı’na gelmemişlerdi.

Gösteriyi destekleyen birçok isveçli ve göçmen örgütü olmasına rağmen hiç birisi ‘rol çalmamak’ ve ‘gösteriye gölge düşürmemek’ amacıyla örgüt flaması açmamıştı ama bir ara gözüme, üzerinde ne anlama geldiği belli olmayan U.E.T.D yazılı kocaman bir flamayı telaşla itiş- kakış taşıyan ve miting alanına tepeden bakan ünlü ‘Saray Yokuşu’na reklam panosu dikmiş gibi elleriyle havada tutan ve sırasıyla önünde poz verip fotoğraf çektiren ‘bizimkilerden’ 5 – 6 kişilik bir grup ilişti. Bunların asıl amaçlarının protestoya destek vermek mi yoksa örgütlerinin ucuz reklamını mı yapmak olduğunu çıkaramadım !

Polis olayı soruşturuyor. Halen bu saldırıları kimin yaptığını bilmiyoruz. Polisin işini hukuka uygun yapacağından emin olmak istiyoruz. Ancak şimdilik şüpheler, bu tür tahriklerle İsveçlilerle müslüman yabancılar arasında çatışma ortamı yaratılmasından çıkar sağlayabilecek tek kesim olan ırkçı çevrelere yöneltilmiş durumda.

Ne yapmalı !
Önce ‘takkemizi önümüze koyup’ hep birlikte samimi bir özeleştiri yapalım.
Kutsal İslam dinini siyasi ve ticari çıkarına alet eden ‘sahte müslümanları’ aramızdan ayıklayalım.

Sonra birbirimize karşı önyargı beslemeden hep birlikte ‘ortak akıl’ oluşturup çocuklarımızın geleceğini tehdit eden bu ırkçılık tehlikesiyle mücadeleye nasıl katkıda bulunabileceğimizi belirleyelim ve birlikte harekete geçelim.

Ne dersiniz ?
Becerebilir miyiz ?

TANER YILDIZ

İSVEÇ YENİ YILA YENİ YASALARLA GİRDİ !

Yeni yılda yeni yasaların bazısı cüzdan yakacak !
İSVEÇ, YENİ YILA YENİ YASALARLA GİRDİ

İsveç ‘te yeni yılda bir dizi yeni yasa, dün geceyarısı yürürlüğe girdi.
Vatandaşlarımızın ilgisini çekecek 10 yeni yasayı seçtim:

1. Tütün ürünlerine zam geldi.
Sigara, puro ve pipo tütünü’ ne % 6, Snus’a % 12 zam yapıldı.

2. Alkollü içkilere zam geldi.
Şarap, bira ve mayalı içkilere % 9, sert içkilere % 1 zam yapıldı.

3. Trafik Aracı vergisine zam geldi.
Binek otomobil, minibüs ve hafif kamyonlardan alınan, yakıt – koldioksit salınım vergisi 1 ve 2 kr, ve araç ağırlık vergisi; dizel yakıtlı da % 10 ve diğerlerin de % 14 artırldı.

4. Emeklilik tasarrufuna kısıtlama getirildi.
Özel Emeklilik Tasarrufun da yıllık 12.000 kronluk vergiden muaf tutar yıllık 1.800 krona indirildi.

5. Taksi ücretlerine açıklık getirildi.
Taksiciler, gidilecek yere en fazla ne kadar ücret ödeneceğini, (500 kr birim fiyatının üstünde ki) yolculuk başlamadan önce müşteriye bildirmekle zorunlu kılındı. Bugün taksi ücreti piyasası tamamen serbest olduğundan taksiciler istediği fiyatı koyabiliyorlar. Ancak 1 Mart’ta yürürlüğe girecek olan bu yasayla özellikle turistleri ve dikkatsiz yolcuları mağdur eden fahiş taksi ücreti ödeme riski azaltılmış olacak.

6. RUT ve ROT kesintisin de hile yapılması zorlaştırıldı.
RUT ve ROT vergi kesintisinde hileyi önlemek için fatura modeli değiştirildi. Vergi Dairesi, artık vergi kesintisinden yararlanmak isteyen şirketten daha fazla bilgi ve belge isteyecek. Vergi Dairesi öncekinden farklı olarak bir banka hesabına değil, işi yapana doğrudan parayı ödeyecek. Değişiklik ,31 Mart’tan sonra yapılan işlerde ve tamirat /tadilatlar da geçerli olacak.

7. İsveç vatandaşlığı kuralı değiştirildi.
1 Nisan dan itibaren tüm belediyeler yeni İsveç vatandaşı olanlar için tören yapmak zorunda olacak. Bu yasa aracılığıyla İsveç vatandaşlığının sembolik değerine güçlü vurgu yapılması amaçlanıyor.

Çocukların İsveç vatandaşı olma kuralı da değişti.
Buna göre anne ve babanın çocuğunun İsveç vatandaşı olmasını belirleme olanağı eşitlendi. Yani çocuğun anne ve babasından birisi eğer İsveç vatandaşı ise çocuk da doğumla birlikte vatandaşlık hakkı kazanacak.

8. Sözleşmeler de son sözü müşteri söyleyecek.
Otomatikman uzatılan sözleşmeler de tüketici hakkını korumak için şirketlere, bu konuda müşteriye süre bitmeden hatırlatma yapma zorunluluğu getirildi. Yani artık müşteri haberi olmadan sözleşmesinin uzatılması riskinden kurtulacak. Hatırlatma, yazılı olarak ve sözleşme bitim tarihinden 1 ay önce yapılacak. Hatırlatma yazısı almayan müşteri isterse sözleşmeyi tek taraflı olarak geçersiz kılabilecek.

9. Polisin trafik yetkisi güçlendirildi.
Artık polis ve bazı durumlarda gümrük memuru trafik kuralını ihlal eden ve trafikte tehlike yaratan bir aracı trafikten alıkoyabilecek. Polisin daha önce de böyle bir yetkisi vardı ama şimdi bu yetki daha da güçlendirilerek polisin doğrudan araca ve yüküne el koyması mümkün olabilecek. Yasa 1 Mart’ta yürürlüğe girecek.

10. Seçmenlere kolaylık getirildi.
Artık sadece önceden bildirimde bulunan partiler seçimlere katılabilecek. Bu şekilde seçmenler hangi partilerin seçime katıldığını seçimden önce bilebilecek. Bir diğer yenilik te sadece rızası olanlar seçimde aday olabilecek / gösterilecek. Ayrıca seçmenler partilerin oy pusulasını da daha kolay ayırt edebilecek.

Ne diyelim ?

Herkesin yeni yılını yeni yasalarla kutluyorum.
Yeni yılda yeni yasaları ikinci vatanımıza hayırlı olsun !

TANER YILDIZ